Kelime kökü olarak incelendiğinde, latince de oku fırlatmak için kullanılan yayın gerildikten sonra eski haline dönmesi anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. İngilizce’de resilience, Fransızca’da re´silience (rezilyans) olarak geçen kelime Türkçe’ye psikolojik sağlamlık, yılmazlık, kendini toparlama gücü şeklinde çevrilmiş olup bazı kaynaklarda da yabancı dillerdeki hali ile geçmektedir. Hayatın içerisinde baktığımızda psikolojik sağlamlık, zor koşullarla karşılaşıldığında esneyebilme, dayanabilme ve güçlükler karşısında çabalamayı sürdürebilme becerisi olarak düşünülebilir.
Psikolojik sağlamlığın gelişmesi açısından önemli bazı unsurlar söz konusudur. Bu durumlar sağlıklı psikolojik gelişim için önemli olan süreçlerle birbirini kapsar biçimdedir. Tıpkı Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde ve Erikson’un psikososyal kuramında ilk başta yer aldığı gibi psikolojik sağlamlık gelişiminde de öncelikle çocuğun kendini güvende ve ait hissetmesi başta gelmektedir. Ardından kendini yeterli hissetme, deneme şansına sahip olup başarının tadını alma ile özgüvene sahip olma, kendine yönelik farkındalık ve saygı kendini toparlama becerisinin gelişiminde önemlidir. Sınırların farkında olmak, hangi çerçeveler dahilinde neye, ne düzeyde dayanabileceğini kestirebilmek de önemli etkenlerdendir.
Çocukta dayanıklılığı etkileyen faktörleri keşfetmek adına Hawaii Çalışması (1955) yapılmış ve boylamsal olarak 40 yıl boyunca Hawaii’de zor şartlar altında büyüyen çocukların yetişkinlikteki yaşantıları incelenmiştir. Bunun sonucunda zor koşullar altında yaşamlarını sürdürürken takip edilen bireylerin üçte birinin psikolojik olarak sağlam, yılmaz yetişkinler olduklarına ulaşmışlardır. Kaynaklarını iyi kullandıkları, sorun çözücü oldukları, zorluklarla karşılaştıklarında mizah kullanabildikleri, yeterli, sorumluluk sahibi bireyler oldukları görülmüştür. Zor şartlar altında dahi yetişkin hayatlarında dayanıklı bireyler yetişebilmesi üzerine etken mizaca ek bazı çevresel faktörler de belirlenmiştir. Bunlar;
· Çocuğun güvenli bir biçimde bağlandığı, olumlu, dengeli ve daimi bir biçimde varlığını sürdüren ebeveyn ya da bakım veren bir yetişkinin olması,
· İçinde büyüdüğü ailenin evrensel değerlere önem vermesi ve bunları çocuğuna katmaya çalışması,
· Uygun bir biçimde sınır koyarak çocuğu güvende hissettirme, sınırlarla çocuğu gerekli durumlarda koruma ve çocuğa sınırlar sayesinde uygun davranış ayrımını yapabilecek ortam sağlaması,
· Olaylara çözümcül yaklaşan çocuğa bu şekilde rol model olan yetişkinlerin etrafında bulunması,
· Çocuğa denemesi için cesaret veren destekleyen tutumlarla yaklaşılması,
· İçinde bulunduğu eğitim sisteminin de oynanan oyunlarla, sorunlara yaklaşım şekli ile, çocuğa verdiği ona uygun sorumluluklar ile çocuğun gelişimini benzer şekillerde desteklemesi psikolojik sağlamlık gelişiminde önemli unsurlardandır.
Çocukların psikolojik sağlamlıklarının gelişiminde önemli faktörlerden bahsettik. Mizacın da etkisine bir miktar yer vermek istiyorum. Bireyler kalıtımsal olarak bazı özelliklerle dünyaya gözlerini açarlar. Bu fark bebeklik dönemlerinde dahi gözlenebilir. Bazıları daha zorlu bir uyku ve uyum sürecine sahipken bazıları daha kolay rutinlere sahiptir. Büyüdükçe de utangaç, cana yakın, çekingen, girişken, soğuk, duygusal, kaygılı, korkusuz, hassas, sağlam gibi farklı boyutlar daha fazla gözlenebilir. Ancak bu durumlar karşılaşılan çevresel koşullar ve ebeveyn tutumları ile dengelenebilmekte, desteklenebilmekte. Yapılan Hawaii çalışması da zor çevresel koşullara sahip olsa bile güven veren, özgüveni destekleyen etkinliklere izin verip uygun sınırlar çizen yetişkinler çocukların etrafında olduğunda psikolojik sağlamlık desteklenebilmekte, yetkin, sorumluluk sahibi, çözümcül, zorluklar karşısında hemen yılmayan bireyler yetişmesine katkı sağlamaktadır.